Retina Damar Hastalıkları
Retinanın damar yapısını tutarak beslenmesini bozan, kanama, sızıntı, tıkanıklıklar ve anormal damar oluşumları ile seyreden hastalıkların tümü bu gruptadır.
Diyabetik Retinopati
Şeker hastalığının (Diyabet) günlük hayatı en çok etkileyen komplikasyonlarından biri göz tutulumudur. Diyabetik Retinopati, diyabette gözün görmeyle yükümlü tabakasında (retina) izlenen değişikliklerdir ve aslında bu katmanda yer alan damarlardaki bozuklukların bir sonucudur. Orta ve ileri yaşta görme azlığı yapan en önemli nedenlerdendir; diyabetliler arasındaki sıklığı diabetin süresiyle orantılı olarak artar. Diabetik retinopatinin 5 yıldan önce gelişimi nadirdir, ancak süre yanında metabolik kontrol de son derece önemlidir.
Hb A1c’si hiç 7 nin üzerine çıkmamış bir hastada 20. yılda hala diyabetik retinopati başlamamış olabilir; diğer yandan Hb A1c’si 9 ların üzerinde seyreden bir hastada 3. yılda başlayabilir. Aslında bir başka önemli bilinmez de tanı konduğunda diyabetin süresidir. Rutin kontrollerini yaptırmayan bir hastada kan şekerinin ne kadar zamandır yüksek seyrettiğini, dolayısıyla diyabetin süresini kestirmek güçtür. Diyabetik hastaların, tanı alır almaz göz hekimini ziyaret etmeleri gereklidir. Diyabet tanısı alalı 10 yıldan az olduysa yılda bir, 10 yıldan fazla olduysa 6 ayda bir göz dibi muayenesi yapılmalıdır.
Diyabetin en önemli komplikasyonlarından olan diyabetik retinopatinin gelişmiş ülkelerde 3. körlük nedenidir ve metabolik kontrol ne kadar iyi olursa diyabetin göz komplikasyonları o kadar geç gelişir. İnsüline ya da yeni nesil antidiyabetik ajanlara geçmekte geç kalınmamalı, kan şekeri normal sınırlarda tutulmalıdır. Diyabetik hastaların göz kontrollerinin aksamaması hayati önemdedir; çünkü her bir evrenin tedavisi bir öncekinden daha zor ve daha komplikedir.
Hipertansif Retinopati
Kan basıncının uzun süre normal değerlerin üzerinde seyretmesiyle damar duvarında bir takım değişiklikler olur. Bu değişiklikler aslında organizmadaki arteriollerin (küçük çaplı atardamar) hepsinde görülür; ancak damarların kendisini ve sızıntılarını çıplak gözle izleyebildiğimiz tek doku retinadır; bu nedenle yalnız hipertansiyonda değil, şeker hastalığında ve diğer damar hastalıklarında retina değerlendirmesi çok önemlidir.
Hipertansiyonda retinal arteriollerde daralma ve cidarında kalınlaşma, damarlarda sızıntılar gözlenir. Aslında hipertansiyonun saf bulgusu damarlarda daralmadır; ama tek başına bu bulgu sadece çok genç hipertansiyon hastalarında görülir. Yaş ilerledikçe, hipertansiyon sklerotik bir zeminde gelişmiş olduğundan damar cidarlarında kalınlaşma ile farklı miktarlarda birlikte bulunur. Damar cidarında oluşan bozukluklar sızıntılara yol açar ve bunun yol açtığı retinal ödem görmenin azalmasına sebep olur. Masif sızıntılar gelişip görmeyi bozmadan yıllar önce fundus muayenesinde diğer damar değişiklikleri izlenir ve hipertansif retinopati tanısı konur. Bu hastaların bazıları henüz hipertansiyonu olduğunun farkında bile değildir. Hipertansif retinopati şiddetine göre 4 derecede değerlendirilir.
Retinal Atardamar Tıkanıklıkları
Retinal atardamar sistemindeki tıkanıklıklar dakikalar içinde görmenin tamamen kaybına neden olacaklarından gözün gerçekten acil 2-3 hastalığından birini oluştururlar. Bu tıkanıklık hemen daima kalpten veya boyun damarlarından gelen bir emboli ile oluşur. Emboli bir pıhtı parçacığı ya da kolesterol plağı parçacığı olabilir. Embolinin büyüklüğüne göre ana arter ya da dallarından biri tıkanabilir.
Daha nadir arter tıkanıklığı nedenleri arasında ateroskleroz, kan hastalıkları, inflamatuar damar duvarı hastalıkları ve retina migreni(spazm) sayılabilir. Arter tıkanıklıkları ani ve derin görme kaybı yaparlar. Bunun dışında ağrı veya başka bir yakınma izlenmez. Bu hastalığın acil kabul edilmesinin nedeni ilk saatlerde( genellikle ilk 6 saat) başvurulduğunda kateterizasyon ve pıhtı eritici ilaçların kullanılması ile tablonun geri döndürülebilmesidir. 12 saati geçen başvurularda görmeyi geri getirmek mümkün olmaz.
Retina Toplardamar Tıkanıklıkları
Retinanın damar yapısının bütünlüğünü ve sağlığını koruması görmenin devamı için şarttır. Retinal ana toplardamarın tıkanması hemen olayın ardından alevli ve ağır bir tabloya yol açar. Diğer yandan normalde görmeyi başlangıçta hiç etkilemeyen minik bir toplardamar tıkanıklığı, ilerleyen aylarda anormal yeni damarların gelişimi, bunlardan kanama, sızıntı, göz içi basıncında artma gibi nedenlerle görme kaybı oluşturabilir.
Toplardamar tıkanıklıkları ileri yaş şeker hastalığı, hipertansiyon ve kan hastalıkları gibi sistemik risk faktörlerinin varlığında oldukça sık görülen hastalıklardır. Glokom, hipermetropi, doğumsal damar anomalileri ve göz damarlarının inflamasyonları ise göze ait risk faktörleridir. Özellikle Behçet hastalığı ve sarkoidoz gibi damar duvarı iltihabına neden olan hastalıklar yaygın tıkanıklıklara sebep olabilirler. Toplardamar tıkanıklıkları akut dönemde kanamalar, geç dönemde yol açtıkları glokom yüzünden görme kaybına neden olurlar.
Prof. Dr. Nur ACAR GÖÇGİL
Göz Hastalıkları & Retina Cerrahisi Uzmanı