Hipertansif Retinopati
Hipertansif retinopati, yüksek kan basıncının gözdeki damarlara verdiği hasarın bir sonucudur. Uzun süreli ve yüksek kan basıncı, gözde diğer damarlara olduğu gibi zarar verir. Bu zarar, tansiyonun ne kadar yüksek olduğu ve ne kadar süredir yüksek olduğuna bağlı olarak değişebilir.
Hipertansiyonu olan kişiler, egzersiz, diyet veya ilaç yardımıyla kan basınçlarını düşürmeleri gerektiğini bilmelidirler. Aksi takdirde, böbrek, kalp ve beyindeki diğer organlarda olduğu gibi gözlerinde de hasar oluşabilir ve zamanla görme kaybına yol açabilir.
Hipertansiyon, kan basıncının aşırı yükselmesiyle karakterizedir. Bu durum, retina arterlerinde bölgesel ya da yaygın daralmalara neden olur. Zamanla, damar duvarları kalınlaşır ve yüksek basınç süresi arttıkça, damar dışına sızıntılar ve kanamalar meydana gelebilir.
Oftalmoskopla yapılan muayenede, retinada sinir lifi kaybına neden olan mum alevi şeklinde görüntüler oluşabilir. Daha derin katlarda, kanamalar ve retina içindeki lipid birikintileri görülebilir. Hipertansiyon hızlı bir şekilde gelişirse, görme siniri başında ödem oluşabilir ve retinanın altındaki koroid damarları da hasar görebilir. Bu durum, ciddi bir klinik tabloya neden olabilir.
Göz dibi muayenesi ile değerlendirilen hipertansif retinopati, dört evrede incelenir:
Evre: Retina arterlerinde orta dereceli daralma yaygın olarak görülür.
Evre: Damar daralmaları daha belirgin hale gelir ve arter-ven çaprazlama bölgelerinde arterler altındaki venin yönünü değiştirir.
Evre: Retina arterleri bakır tel görünümü alır ve arter-ven çaprazlama bölgelerinde altta kalan veni ezerken, gerisindeki damarı genişletir. Retina yüzeyinde yaygın kanamalar ve eski damar dışı sızıntılarına ait sert eksüda denilen kalıntılar ortaya çıkar.
Evre: Bu evrede optik diskte belirgin ödem vardır. Retina arterleri gümüş tel görünümünü alır ve bu damarlarda yer yer balonlaşmalar olarak adlandırılan anevrizmalar görülür. Retina altındaki koroid bölgesinde dolaşımın bozulmasına bağlı olarak enfarktüs alanları oluşur.
Hipertansiyon, erken dönemde herhangi bir belirti göstermeyebilir. Ancak ilerleyen dönemlerde, baş ağrısı ve görme bozukluğu gibi görsel şikayetler ortaya çıkabilir. Bu nedenle, tanı için kan basıncının ölçülmesi önemlidir.
Hipertansiyonun göze verdiği hasarı değerlendirmek için göz dibi muayenesi yapılmalıdır. En ideal yöntem, karanlık bir odada göz bebeğinin genişletilmesiyle gerçekleştirilen muayenedir. Bu muayene, retina üzerindeki damar değişiklikleri, lipid birikintileri, damar dışı sızıntılar ve kanamalar gibi birçok göz hastalığının tespitinde kullanılır. Ayrıca, göz sinirinin bulunduğu optik disk bölgesi de detaylı bir şekilde incelenir ve hastalığın evrelemesi yapılır.
Hipertansiyonun medikal tedavisi, retinopatinin tedavisi için önemlidir. Eğer bir hastada optik disk bölgesinin ödemli hale gelmesi gibi papilla ödemi gibi ciddi bir durum tespit edilirse, bu durum acil bir klinik tablonun ortaya çıktığını gösterir. Hastanın tansiyonu düşürülmeli, görme kaybını önlemek ve beyin, böbrek gibi organlarda meydana gelebilecek ciddi hasarları önlemek için yoğun bakım tedavisi uygulanmalıdır.